Toksik Alfalar ve Mutlu Betalar
Toksik kelimesi hayatımıza girdiğinden beri pek çok yerde karşımıza çıkmaya başladı.
En göz önündeki kullanımı, taraflardan en az birinin, taraflardan en az birine zarar veren kronikleşmiş problemleri olan ilişki anlamında kullanılan toksik ilişki olsa da son zamanlarda özellikle toplumsal cinsiyet farkındalığının artışıyla birlikte toksik maskülenite diye bir kavramla da haşır neşir olmaya başladık.
Peki nedir bu toksik maskülenlik?
Toplumda yüzyıllardır kabul gören, erkeğe yüklenen duygusuzluk ve güçlülük temelli davranışları öne çıkararak erkek bireyin üzerinde baskıya neden olan bir kavramdır.
Erkek adam ağlamaz
erkek adam etrafındakileri korur
erkek adam her zorluğun altından kalkmalıdır
erkek adamın kendinden başka kimseye ihtiyacı yoktur
erkek dediğin maço olur
erkek dediğin biraz çapkın olur
erkek dediğin duygularını göstermez
erkek adam psikoloğa gitmez
erkek adam karısına söz geçirir
ve daha onlarca örnek, erkek birey üzerinde bir baskı oluşturmakta; insani bocalamalar, modern hayat dertleri ve toplumsal toksik maskülen yük altındaki erkek de haliyle topluma erkekliğini ispatlama gayretiyle saçmalayabilmektedir.
Toksik alfalık?
Böyle bişey yokmuş ama bence var. Toksik maskülenlik mantığında ama bu sefer gayle, bireyin kendisinin maskülen bir erkek değil, kitleleri peşinden sürükleyen bir alfa olduğunu ispatlamak.
Mesela her hal ve koşulda;
Ben kimsenin dediğini yapmam, ne yapacağımı ben bilirim
Her şeyin doğrusunu bilirim
Ben güçlüyüm yardıma ihtiyacım yoktur
Kuralları ben koyarım
gibi, görünürde pek alfalık ile alakası olmayan ancak bireyin yapmaması halinde alfa olmayacağından korkup saçmalaması, yersiz güç ve otorite gösterileri ile süslemesi durumuna denebilir gibi sanki, hı?
ve mutlu betalar
Ailemizin betası, gönüllerin baş ikinci plandakisi Charles Boyle mesela (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=hysvVtCMsn8 ). Adam beta olmaktan gayet mutlu, sürekli sırtını birilerine dayamış, üste çıkacam, alfa olacam gibi bir derdi tasası yok, ona harcayacağı enerjiyi bir beta olarak mutlu mesut yaşamaya harcar.
Mesela Güney Kore da mutlu beta bir ülke izlenimi verir bana. Sırtını Amerika’ya dayamış, bölgenin hakimi olacam, Çin’e kafa dutacam, Kuzey Kore’yi dümdüz edecem gibi dertleri varsa bile çok gözümüze sokmazlar. K-Pop’du, Squid Game’di, Gangnam Style’dı popüler kültüre yön verirler, teknoloji konusunda aldılar başlarını yürüdüler zaten.
Amerika zamanında bölgeyi idare etmek için el vermeseydi bu halde mi olurlardı? Pek sanmıyorum. Halleri iyi mi? Bilmem, son derece beta olarak hallerinden memnun dururlar.
Betalık mutluluk mu? Benim için değil muhtemelen, söz hakkım olsun isterdim. Söz hakkımı severim.